En eski İzmir: Yeşilova
Yeşilova Höyüğü, İzmir'deki en eski yerleşim alanıdır. 2003 yılında keşfedilmeden önce en çok 5 bin yıl eskiye giden geçmişi olduğu düşünülen İzmir'in Yeşilova Höyüğü'nde yapılan kazıların ardından, Anadolu'nun en eski yerleşimlerinden biri olduğu anlaşılmıştır.
Yeşilova Höyüğü Ziyaretçi Merkezi ücretsiz ve haftanın 5 günü ziyarete açıktır. Ziyaretler kazı ekibi üyesi uzmanla¬rın rehberliğinde gerçekleştiriliyor.
Yeşilova Höyüğü-Ziyaretçi Merkezi ve Yassıtepe turu 90 dakika sürmektedir. Tur; Yeşilova Höyüğü kazı alanları gezisi ile başlar, Ziyaretçi Merkezi, Neolitik Köy ve Yassıtepe gezisi ile son bulur. Ziyaretler için randevu alınması gerekiyor.
Telefon 232 999-2929/5400-5405
İkinci İzmir: İpekli Kuyu
Eğer bir zaman makinesine binip günümüzden beş ya da altı bin yıl öncesine ve Bornova Anadolu Lisesi'nin kurulu olduğu yere gidebilseydik burada yaşayan ve olasılıkla metalleri kullanmayı öğrenmiş, okulun doğu tarafında kalan düzlüklerde tarımla uğraşan ve Bayraklı'da Tepekule'de kurulu yerleşimde yaşayanlarla olası ticari ve demografik ilişkileri bulunan insanları görebilirdik.
İşte bu yerleşim bugün Bornova Anadolu Lisesi'nin bah¬çesinde yer alan ve üzerinde eski müdür lojmanı ya da daha eski adıyla 'Giraud'nun Köşkü' bulunan çamlık tepe¬dir. Arkeoloji literatüründe Bornova Anadolu Lisesi Höyüğü ya da İpeklikuyu Höyüğü adıyla geçen ve deniz seviyesinden yaklaşık 25 m. yükseklikte bulunan bu höyüğün üzerinde yapılan arkeolojik araştırmalar burası¬nın Erken Tunç Çağı'ndan itibaren insanların yaşadığı bir yer olduğunu göstermiştir.
Üçüncü İzmir: Bayraklı Tepekule Höyüğü
Smyrna'nın bu isimle ilk kurulduğu bölgedir. İzmir Körfezi'nin kuzeydoğusunda yer alır. Kral Tantalos'un mezar kalıntılarının da bulunduğu Tepekule'de kazı çalış¬maları halen devam etmektedir.
Bugüne kadar yapılan çalışmalarda, kentin ızgara planlı, yani birbirini dik kesen sokaklarla örülü bir yapıda olduğu anlaşılmıştır. Kente ilişkin önemli bulgular arasında iki tapınak, şehrin surları, sivil mimari örnekleri, cadde, sokak ve çeşmeler sayılabilir.
Eski İzmir'in kuruluşu ve kurucuları
Eski İzmir'in kuruluş tarihi ve kurucuları hakkındaki ilk söylence, İzmir'in ilk kurucularının Amazonlar olduğuna dairdir. Bir diğeri ise, kentin efsanevi Frigya kralı Tantalos'un ismi etrafında gelişir. Söylencelerin bir diğer versiyonundaysa, kentin kurucularının Lelegler olduğu dile getirilmektedir.
Yapılan araştırmalar İzmir'in bir Aiol kenti olduğunu gös¬termektedir. Bir dönem Hitit İmparatorluğu'nun nüfuz alanı içine girse de, Aiol kenti olma özelliğini İonia'lıların kenti ele geçirmelerine kadar sürdürdüğü bilinmektedir. Aralarında oluşturdukları birlikle güçlü bir ticari ağ kuran on iki İon kentinin, Ege kıyılarındaki etkinlikleri artmıştı. Ticari faaliyetlerini İzmir körfezinin son noktasına kadar yaymak isteyen İonia'lılar, sınırlarındaki bu Aiol kentini ele geçirdiler. İzmir'i ele geçirenlerin on iki İon kentinden Kolophon veya Efes olduğu sanılıyor.
Mitoloji daha çok Kolophonluları öne çıkarıyor. Buna göre İÖ 700 yıllarında, Kolophon'da politik çekişmeler nede¬niyle halk ikiye bölünmüştü. İkiye bölünen Kolophon'lulardan bir bölümü, kentlerini terk etmek zorunda kalır ve İzmir'e sığınır. Ancak daha sonra İzmir'in yerlilerini kentten sürerek kenti ele geçirirler. Kentlerini İon'lara kaptıran İzmir halkı, anlaşmak zorunda kalırlar. Anlaşmaya göre kentte kalan eşyalarını alabilecekler ve İzmir işgalcilere bırakılacaktı. Herodotos'a göre bu anlaş¬maya uyuldu ve İzmir bundan sonra bir İon kenti haline geldi. Söylencenin anlattığı, İzmir'in bir Aiol kentinden, İon kenti haline gelişidir.
Deniz ötesi kolonileri aracılığıyla iyi işleyen bir ticaret ağına sahip olan İon'ların İzmir'i ele geçirmeleri, kentin tarihinde hızlı bir dönüşüme neden oldu. Kentin zengin¬liği ve gelişkinliği komşu Lydia'lıları harekete geçirdi ve İzmirlilerle savaşa girdiler. İÖ 610-600 sıralarında Lydia orduları, kenti ele geçirmeyi başardı. Lydia'lılar daha sonra kenti yıkıp tahrip ettiler. Ancak İzmirliler kentlerini yeniden kurmayı başardılar.
Eski İzmir'in çöküşü, Anadolu'da Pers istilasının sonuç¬larındandır. Pers İmparatoru Lydia'nın başkenti Sardes'i ele geçirdikten sonra, diğer kıyı kentleriyle birlikte İzmir'e de saldırdı. Pers ordularının saldırısı sonucu, İÖ 545 yılında İzmir tahrip edildi. Bu tahribattan sonra, Bayraklı'daki yerleşim alanında bir daha kent düzeninde bir yerleşim oluşamadı.
Dördüncü İzmir
İzmir bu kez eski yerinden farklı ama uzak olmayan bir yerde, Kadifekale'nin bulunduğu tepenin yamaçlarında tekrar kuruldu. Çeşitli uygarlıkları tanıdı, Roma dünyası¬nın seçkin kentlerinden birisi olarak anıldı.
İzmir'in yeniden kurulması, Türkçe'de Büyük İskender diye bilinen Makedonyalı Alexandros'a bağlanır. Büyük İskender İran seferinin başlarında, İÖ 334 yılında Pers İmparatorluğu'nun Anadolu'daki ordusunu yendikten sonra, ordularıyla Efes üzerine ilerlemişti. Bu harekat sırasında İzmir yöresine geldiğinde, söylenceye göre şimdiki Kadifekale civarında ilahi bir işaret almış ve ken-disinden orada yeni bir Smyrna kenti kurması istenmişti. Kuracağı kente eski Smyrna'lıların soyundan gelenleri toplayarak yerleştirmesi de belirtilmişti. Bunun üzerine İskender, komutanlarına kentin yeniden kurulması için emir verdi.
Kentin kuruluşunun İskender'in önde gelen iki komutanı tarafından gerçekleştirildiği kabul edilmektedir. Bilindiği üzere Kadifekale bu dönemin bir hatırası olarak kentin üzerinde bir taç gibi durmaktadır.
Kent esas olarak doğal limanın var ettiği bir yerleşim olacak ve geleceği bu limanın canlılığına göre şekillene¬cektir. Kentin doğu surları Kadifekale'den aşağıya bugün¬kü Basmane'ye iniyor ve oradan da denize paralel bir şekilde şimdiki Hisar Cami'nin bulunduğu yere uzanıyor¬du. Kentin batısındaki surlar ise, yine Kadifekale'den başlıyor ve şimdiki Bayramyeri civarına uzanıyor, oradan da Hükümet Konağı yakınlarında denize ulaşıyordu. Bu surların doğu ve batı yönünde bulunan her ikisinde de, kentin kapıları yer almaktaydı.
İzmir İÖ 3. yüzyıl başlarında Efeslilerin tavsiyesi üzerine on üçüncü üye olarak İon kentleri arasındaki birliğe kabul edildi. Hellenistik dönemdeki savaşlar sırasında "özgür kent" statüsünü korumayı başardı. Ancak bu savaşlar sonunda, İonia kıyı kentleri Bergama Krallığının üstünlü¬ğünü kabul etmek zorunda kaldılar. Bergama Krallığına bağlı bir kent olarak İÖ 133 yılına kadar yaşayan İzmir, bu yılda ölen Bergama kralı III. Attalos'un vasiyeti gereğin¬ce, krallık Roma İmparatorluğu'na katılınca, diğer İon kentleriyle birlikte Roma topraklarının bir parçası oldu.
Roma İmparatorluğu döneminde İzmir (İÖ 133 - İS 395)
İzmir, Roma İmparatorluğu döneminin ilk yıllarında bir ayaklanmanın yarattığı karmaşadan etkilenmiştir. Bu ayaklanma aslında Bergama Kralı III. Attalos'un vasiyeti gereğince, krallığın Roma'ya geçmesine karşı başlayan bir hareketti. Hareketin önderi ise, Attalos'tan önceki Bergama kralının oğlu olduğunu iddia eden Aristonikos isimli birisiydi. Aristonikos, kuracağı krallığa "Güneş Ülkesi" adını vereceğini ve Roma'ya karşı başlattığı ayak¬lanmada kendisine yardım eden köleleri özgür yurttaşları sayacağını vaat ediyordu. Ayaklanmanın başlarında Aristonikos'un orduları başarılar elde etmiş olsa da, sonunda Roma orduları İÖ 130 yılında denetimi ele alma¬yı başardılar. Aristonikos ise İÖ 129 yılında Roma'da idam edildi. Bu olaylar sırasında İzmir ayaklanmayı des¬teklemediği için, Roma İzmir'i özgür kent statüsüyle ödüllendirdi.