6 Saatte İzmir

 
6 Saatte İzmir rotası.
 

Cumhuriyet Meydanı

İzmir'i anlamak için Cumhuriyet Meydanı'na çıkın, önce Ege Denizi'ne ardından da Karşıyaka'ya doğru bakın. Sonra 180 derece dönün... İzmir'in bir "liman şehir" olduğunu hemen anlayacaksınız. (İsterseniz bu yazının sonundaki 400 sene önceki İzmir başlıklı notumuzu da okuyabilirsiniz.)

Denizciler Kilisesi - Santa Maria

Santa Maria Kilisesi'nin içinde şöyle bir dolaşmak size dünyaca ünlü mimar Gustave Eiffell'in İzmir'deki bir eserine de dokunma şansı verir. Kilisenin ve tüm Hıristiyanların imanının temeli sadece Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri üzerine kurulu oluşu üzerine bu İncillerde yer alan öykülerle süslüdür Kilisenin duvarları… Halen Fransisken mezhebine bağlı olan bu Katolik kilisesinin tavanı G. Eiffell tarafından restore edilmiştir. Kilisenin orgu ise dönemin en görkemli müzik aygıtlarından biridir ve çalışır durumdadır.

Agora

Kiliseden çıkıp Gaziosmanpaşa Bulvarı'ndan ayrılmadan yürüdüğünüzde antik Smyrna Agorası'na ulaşacaksınız. İzmir, Roma İmparatorluğu döneminde daha da önem kazanmış ve ticaret kenti olma özelliğini geliştirmiştir. Cadde ve sokaklar taş döşeme ile kaplanmış, kentin görüntüsüne Roma mimarisi hakim olmuştur. Ne yazık ki bu eserlerden büyük çoğunluğu günümüze ulaşamamıştır. Roma dönemi eserlerinin başında hiç şüphesiz Agora gelmektedir. Her türlü tahribata uğramasına ve bakımsızlığına rağmen büyük bölümü günümüze ulaşabilmiş olan devlet agorası Roma dönemi yapıları içinde en dikkat çekici olanıdır. İS 178'deki deprem sonrasında tamir edilmiş şeklini yansıtan agoranın önemli bir bölümü de, çevredeki yapıların altındadır. Agora'ya en az 1 saat ayırmalısınız, iyi bir gezi fikri ise 1,5 saattir. Agora, "toplanılan yer, kent meydanı, çarşı, pazar yeri" gibi anlamlara gelmektedir. Antik Çağ'da agoraların ticari, siyasi ve dini fonksiyonlarının yanı sıra sanatın yoğunlaştığı ve birçok sosyal olayların geçtiği veya gerçekleştirildiği kentin odak noktası olduğunu bilinmektedir. Antik Çağ'da her kentte en az bir agora yer almaktadır. Kimi büyük kentler ise genelde iki agora yer alırdı. Bunlardan biri, devlet işlerinin görüldüğü, etrafında çeşitli kamu binalarının toplandığı devlet agorası, diğeri ise ticari faaliyetlerin yoğunlaştığı ticaret agorasıdır. Hellenistik Dönem'de kurulmuş olan agorada günümüze gelebilmiş kalıntıların çoğu, MS 178 depreminden sonra İmparator Marcus Aurelius'un destekleriyle yeniden inşa edilen Roma Dönemi agorasına aittir. Smyrna agorası, dikdörtgen formda planlanmış, ortada geniş bir avlu ve etrafın sütunlu galerilerle (stoa) çevrili bir yapıdır. Kazılarla açığa çıkarılan kuzey ve batı stoa bodrum katı üzerinde yükselmektedir. Kuzey stoa plan özellikleri açısından bazilikadır.

Bazilika

Bazilikalar ortada geniş ve yüksek, yanlarda ise dar ve alçak birbirine paralel ince uzun koridorlar şeklinde tasarlanmış bir plana sahip olan yapılardır. Plan özellikleri açısından Hıristiyan kiliselerine öncülük eden Roma Dönemi bazilikaları, kentin hukuk işlerinin görüldüğü bir tür adliye sarayıdır. Öte yandan kentin ticari yaşamına yön veren tüccar ve bankerlerin faaliyetleri için de bazilikalar tercih edilmiştir. Günümüze ulaşan görkemli bodrum katının doğu ve batı uçlarında görülen çapraz tonozlar Roma Dönemi mimarlığının en güzel örnekleri arasındadır. Bazilikanın kuzey cephesinde, bodrum katına açılan iki anıtsal kapıdan batı yandaki günümüzde tamamıyla açığa çıkarılmıştır. Roma Dönemi sonlarına doğru, devlet agorasının giderek ticari bir anlam kazanmaya başladığını gösteren tonozlu dükkan sıraları, bazilikanın kuzey cephesinde gün ışığına çıkarılmıştır.

Batı Stoa

Üç sıra sütun dizisiyle ayrılmış neflerden (galeri) oluşan batı stoa da bazilika gibi bir bodrum kat üzerinde yükselmekteydi. Günümüzde daha çok, kemerli bodrum katları görülen batı stoanın antik dönemde bodrum katı üzerinde yükselen iki katlı bir yapı olduğu anlaşılmaktadır. Avludan üç sıra basamakla çıkılan zemin kat ve ahşap tabanlı ikinci kat,Antik Çağ'da insanların yağmur ve güneşten korunarak gezinti yaptığı yerlerdi. Olasılıkla Roma Dönemi sonlarında bodrum kat galerilerinin bazı duvarları örülerek yapılan sarnıçlar bunun en güzel örneği olarak günümüze ulaşmıştır.

Faustina Kapısı ve Antik Cadde

Izgara planlı olan Smyrna kentinin, doğu-batı yönlü paralel caddelerinden biri agoradan geçiyordu. Olasılıkla agorayı iki eşit parçaya bölen caddenin batı yandan agoraya giriş yaptığı yerde görkemli bir kapı bulunmaktadır. İki gözlü olduğu düşünülen kapının kuzey kemerinin merkezinde Roma İmparatoru Marcus Aurelius'un eşi Faustina'nın portre kabartması yer alır. Günümüzde kullanımda olan sokağın altında olan ikinci gözde ise olasılıkla Marcus Aurelius'un portresi yer almaktadır. Bu iki isim, MS 178'de depremle yıkılan agorayı yeniden inşa ettirdiği için Smyrnalılar vefa borçlarını bu kapı ile ödemiştir. 1940'lı yıllarda hatalı ölçülerle onarılan kemerli kapı 2004 yılında aslına uygun olarak restore edilmiştir.

İki bin sene önce de "Hayırlı işler"

İzmir Agorası'nı dünyada benzersiz kılan zenginliklerin başında bir süre önce Akın Ersoy tarafından bulunan "Graffitiler" gelmektedir. Roma Dönemi'ne ait duvar resimleri ve yazıları olan graffitiler bazilika bodrum katı duvar ve kemer ayaklarında yer alan sıvalar üzerine yapılmıştır. Graffitiler, özellikle Roma dönemindeki günlük sosyal hayat konusunda çok önemli bilgiler vermektedir. Graffitilerde aşk oyunlarından gladyatör mücadelelerine, cinsellikten yelkenli resimlerine, sevgili adlarından kuşlara, gemilere, bilmecelere değin çok farklı konulara yer verildiği tespit edilmiştir. Roma Dönemi'nde Batı Anadolu'nun yıldızı parlayan üç kent, Pergamon, Ephesos ve Smyrna arasındaki rekabetin, halktan kişiler arasında bile kendini gösterdiğini graffitilerde görülen kent sloganlarında izlemek mümkündür. Smyrna Agorası bazilika bodrum katında açığa çıkarılan graffitiler birçok açıdan özgündür. Öncelikle bu buluntular demir ve meşe kökü içeren bir malzeme ile yapılmış en eski grafitiler olma özelliğine de sahiptir. Öte taraftan, Dünya Antik Çağ araştırmalarında bugüne değin ele geçen yazılı kaynaklar genelde resmi ve dini nitelik taşımaktayken Helen diliyle yazılmış olan Smyrna Agorası graffitileri halkın günlük yaşamına ilişkin izler yansıtmaktadır. Bunlardan biri de dükkanını açanların yazdığı "Hayırlı işler" anlamına gelenidir… Bazilika graffitileri Hıristiyanlığın ilk zamanlarıyla ilgili önemli ipuçları da saklamaktadır. Graffililerin bir diğer önemli özelliği ise tasvir açısından dünyanın en kapsamlı graffitileri olmaları. Bu özellikleri açısından söz konusu grafitiler dünya arkeoloji literatüründe ünik bir yere sahiptir.

Namazgah - Dönertaş - Tilkilik

Eski İç Liman kıyısında bulunan bu cami ismini yanında ve altındaki sekiz sütunlu şadırvandan almıştır. Bu nedenle de Şadırvanaltı Camisi de denilmektedir. Cami 1636 yılında yapılmış, 1815 yılında da onarılmıştır. Şadırvanın sütunları benzersizdir. Keza şadırvanın üzerini kaplayan tavanın içindeki resimler 18. yüzyıl İzmir’inden görüntüler sunmaktadır. Cami yüksek bir su basman üzerinde olup altında büyük bir çarşı bulunmaktadır. Bu yüzden merdivenlerle kuzeyden ve batıdan iki ayrı girişi bulunmaktadır. Bunlardan kuzey kapısına çıkan merdivenler bakımsız kalmış ve sonradan burası kapatılarak yerine dükkânlar yapılmıştır. Günümüzde son cemaat yerine batı yönündeki 29 basamakla çıkılmaktadır. Kubbe kalem işleri ile bezenmiştir. Bu kalem işleri dönemin mükemmel eserleridir. Mihrap oldukça geniş ve yuvarlak bir kemer içerisine alınmıştır. Mihrabın iki yanında iki ionik sütun bulunmaktadır. Minber mermerdendir. Caminin güneyindeki kesme taş minaresi yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Bu minare 1941 yılında onarılmıştır.

Aile Evleri

Bir zamanlar yoksul Yahudilerin topluca yaşadığı, şimdilerde İzmir'e göçle gelenlerin bulunduğu Kortejo'lar (ya da Müslümanların deyimi ile yahuthaneler) sivil mimari örnekleri açısından önemlidir. 1492'de İspanya'da başlayan zorunlu göçün sonucunda gelen Yahudilerin bazıları İzmir'e yerleşmişti. Yahudiler yaklaşık 500 yıl boyunca İkiçeşmelik, Agora, Tilkilik, Basmane semtlerinde oturdular. Ekonomik ve siyasal nedenlerle bir arada olmaları söz konusuydu. Yahudilerin kendi içlerine dönük, kapalı bir yaşam sürmesine neden oldu. Nihayet 1948'de İsrail Devleti kuruldu. Ardından büyük bir göç başladı. Geriye çok az bir nüfus kaldı. Onlar da İzmir'in merkezî semtlerine geçtiler. Kortejo aslında sözlük olarak 'avlu' anlamındadır. Tek bir kapıdan girilen, avluda ortak bir çeşmesi bulanan, alt üst birer odası olan bir tür 'komün' yaşam evidir. Giriş kapısı kapandığında, buradaki aileler kendi başlarınadır. Dış dünya ile temasları tamamen kesilmiştir. Hem korunaklı, hem de dayanışma içindedirler. Yahudiler buradaki daracık odalarda uzun yıllar yaşadılar…

Basmane Garı

İzmir'de G. Eiffel'in imzasını taşıyan üç yapıdan biri de Basmane Garı'dır. İzmir'in antik sur duvarlarının bittiği noktada yapılan bu gar Alsancak Garı'ndan yaklaşık 15 yıl sonra inşa edilmiştir... 1863'te 93 kilometrelik ikinci etap Basmane- Kasaba (Turgutlu) hattı inşaatına yapım imtiyazı verilen İngiliz SCR şirketi tarafından başlanıldı ve 1866'da işletmeye açıldı. Bu yol daha sonra 1872'de yapılan sözleşme ile Alaşehir'e kadar uzatıldı. Ünlü Fransız mimar Eiffel tarafından klasist tarzda tasarlanmıştır. Basmane Garı binası ise, Regie Generale adlı Fransız firma tarafından 1876 yılında inşa edilmiştir. Bu bina yine aynı tarihlerde inşa edilen Lyon Gar binasının eski fasadı ile ikizdir. Burada da Eiffel tasarımını görürüz... Ancak 1912'de Lyon Garı'nın fasadı art-noveau tarzında yeniden inşa edilmiş, iç kısımları ise bugün de Basmane Garı'na benzemektedir. Kesme taştan dikdörtgen planlı gar binasının orta bölümü üç katlı olup, burası istasyonun ana salonudur. Yapının üzeri kırma çatı ile örtülmüş, iki kenarın ortasına da, düz cephe görünümüne hareketlilik getiren üçgen alınlıklar yer alıyor. 1922'de büyük İzmir yangınında Basmane Garı da büyük hasar gördü ve 1926 yılı sonrasında TCDD'nin kurulması ile onarımdan geçti.

Kültürpark - Tarih ve Sanat Müzesi

6 saatlik İzmir turunu Kültürpark'a girerek tamamlayabilirsiniz. 1922 yılında yakılan İzmir'in eski yangın alanlarını yeşil alan olarak korumak amacıyla yapılmıştır. 1936 yılında İzmir Enternasyonal Fuarı sırasında açılmıştır. Şehir Merkezi'nde, toplam 420 bin metrekare alan üzerinde kurulu yeşil bir alandır... İsmet İnönü Sanat Merkezi, 3000 kişilik Atatürk Açık Hava Tiyatrosu, İzmir Sanat Binası ve Tarih ve Sanat Müzesini içinde barındırmaktadır. Açık Yüzme havuzu, kapalı spor salonu, tartan pist, açık-kapalı tenis kortları gibi çeşitli sporlara imkan tanıyan sosyal tesisler bulunur. Kültürpark içinde yer alan Tarih ve Sanat Müzesi, Türkiye'nin en önemli arkeoloji müzelerinden biridir. Müze, tek kat üzerine 3 ana bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler: Taş Eserler Bölümü, Seramik Eserler Bölümü ve Kıymetli Eserler Bölümü'dür. Taş Eserler Bölümü'nde; İzmir ve yakın çevresindeki ören yerlerinden heykeller, kabartmalar sergilenmektedir. İki kattan oluşan bu bölümde; Arkaik, Klasik, Hellenistik ve Roma dönemlerine ait heykeltıraşlık eserleri ile mimariye bağlı plastik eserler sergilenmektedir. Alt katta; Arkaik Dönem taş eserleri, özellikle; kutsal alanlara sunu olarak ya da mezar taşı olarak dikilen büyük boyutlu Kore ve Kouros heykelleri yer alır. Müze'de, Klasik Döneme tarihlenen tek eser, girişte geniş bir alanda sergilenen, İzmirli hemşerimiz, Homeros'a ait olduğu düşünülen ünlü düşünür ve yazar heykelidir. Ayrıca, İzmir Agorası'ndan çıkarılan başlar ve heykelcikler, Artemis-Poseidon-Demether Kabartması, Roma Dönemi'nin seçkin eserleri arasında yer alan Nehir Tanrısı Kaistros'u gösteren heykel, İzmir Metrosu Basmane İstasyonu'nun inşaatı sırasında ortaya çıkarılan yazıtlar, Üst katta Metropolis Kazısı'ndan çıkarılan çeşitli heykeller, yuvarlak ve dikdörtgen sunakların yer aldığı Metropolis Salonu, Teos Dionysos Tapınağı'na ait frizler ile Miletos Tiyatrosu'nun kabartmaları, Helenistik ve Roma Dönemleri'ne ait başlar, Belevi Mezar Anıtı'nın Kabartmaları ve adak steller sergilenmektedir. Seramik Eserler Bölümü; iki kattan oluşmaktadır. Başta Smyrna Topraklı Höyüğü olmak üzere, İzmir çevresindeki Prehistorik yerleşimlerden, Bizans Dönemi'nin sonuna kadar olan buluntular sergilenmektedir. Alt katta; İzmir çevresindeki Prehistorik yerleşimler olan Baklatepe, Limantepe, Kocabaştepe ve Panaztepe'den gelen seçkin eserler ile İasos (Güllük), Phokaia (Foça), Klazomenai (Urla), Kyme (Aliağa), Erythrai (Ildırı) ve Pitane (Çandarlı) antik kentlerinin seçkin seramik eserleri, Smyrna Agorası'ndan gelen Roma ve Bizans Dönemleri'ne ait buluntular vitrinlerde sergilenmektedir. Kıymetli Eserler Bölümü'nde; çeşitli dönemlere ait; Kandiller ve Figürinler, Cam Eserler, Bronz Eserler, Hazine Odası ve Sikke teşhirleri yer almaktadır. 6 saat bitti keşke İzmir'e daha çok zaman ayırsaydınız!



DUYUR

Kendi etkinliğinizi, mekanınızı kaydolarak sisteme ekleyebilirsiniz.
Kaydol

TAKİPTE KAL

Hiçbir etkinlikten eksik kalmayın izmirguide bültenine abone olun.

İLETİŞİME GEÇ

Soru ve önerileriniz için bize yazın.
İletişime Geç